Bağlanma Teorisi
- Zeynep Seda Gençer
- 13 Eki 2022
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 16 Eyl 2024

Bağlanma sistemi,bebeğin hayatta kalması için çok büyük önem arz eden, insan ve diğer tüm memeli türlerinde görülen evrimsel bir sistemdir. Bağlanma teorisi 2. Dünya savaşı sırasında John Bowlby tarafından bebekler ile birincil bakım verenleri arasındaki etkileşim biçimlerinin gözlemlenmesi ile ortaya çıkarılmıştır.
Doğum sonrası bebek ilk 12 ayda kendisine bakım veren anne figürüne yönelik yoğun bir bağ geliştirmektedir. Bağlanma geliştirdiği kişi ile yakınlık kurmaya fazlaca istek göstermekte, bağlanma figüründen ayrılma durumu sözkonusu olduğunda ise üzüntü,kaygı ve stres belirtileri göstermektedir.
Bowlby bu bağı dört bilesenle açıklamıştır:
İkincil dürtü(Secondary Drive): Anne(bakım veren) çocuğun birincil ihtiyaçlarını karşılar ve onu doyurur. Bebeğin en temel gereksinimleri olan beslenme,tuvalet eğitimi,güvende olma ve barınma anne(bakım veren) tarafından karşılanır.
Birincil Nesne Emme(Primary Object Sucking): Anne sütü alan bebek meme emerken annesi ile fiziksel bağı olduğunu hissetmektedir.Temel gereksinimlerinde olan beslenme gereksinimini gideren emme davranışı aynı zamanda fiziksel bir bağ anlamına gelir. Dünyaya gelen bebek ilk fiziksel temasını emme vasıtasıyla annesi ile kurar.
Birincil Nesneye Yapışma(Primary Object Clinging):Bebek anne ile fiziksel yakınlık kurmaya, ona sarılmaya ve ona tutunmaya ihtiyaç duymaktadır. Anne figürüne yapışan bebek kendini böylelikle daha güvende hissetmektedir. Beslenmenin yanı sıra güvenlik gereksinimi de temel gereksinimler arasındadır. Bu davranış güvenlik gereksinimini gidermeye yöneliktir. Bebek annesine sarıldığında dış dünyanın tehlikelerinden korunmuş olma duygusunu yaşamaktadır.
Birincil Ana Rahmine Dönüş Özlemi(Primary Return to Womb Craving):Anne rahminden çıkan bebek dış dünyayı keşfettikten sonra oraya geri dönmeyi arzular.
Bağllanma, bireyin kendisinden başka bir bireye (bakım veren) yakınlık duyması ve bu yakınlığı sürdürmek istemesi şeklinde de tanımlanabilir.Bağlanma sisteminin iki temel amacı vardır:
Bağlanma figürüne yakınlığın sürdürülmesi ile tehlikelerden korunabilmek
Bağlanma figürünün verdiği güvenle etrafı bağımsız olarak keşfedebilmek
DÖRTLÜ BAĞLANMA MODELİ: Bartholomew ve Horowitz tarafından geliştirilmiştir.
Kişinin kendisi ve başkalarıyla ilgili zihinsel modellerinin olumlu ve olumsuz olmak üzere iki boyutta incelenmesini temel alır.
Güvenli bağlanma: Olumlu benlik ve olumlu başkaları modelinin birleşimi olan bağlanma modelidir.
Saplantılı bağlanma: Olumsuz benlik,olumlu başkaları modellerinin birleşiminden oluşan modeldir.
Korkulu bağlanma:Olumsuz benlik,olumsuz başkaları modellerinin birleşiminden oluşan modeldir.
Kayıtsız bağlanma: Olumlu benlik,olumsuz başkaları modellerinin birleşiminden oluşan modeldir.
*Bowlby'ye göre bir bireyin ebeveynleri ile edindiği deneyimler ve yetişkinlik döneminde yaşantıladığı romantik ilişki, evlilik ve kendi çocuklarına uyguladığı ebeveynlik stili arasında bir neden sonuç ilişkisi vardır.
Erken çocukluk ve çocukluk dönemlerinde ebeveynlerin temel işlevi çocuğa güvenli bir temel yaratmak ve onu dış dünyayı keşfetmeye yönlendirmektir. Bu şekilde yetişen çocuklar yetişkinlik döneminde daha sağlıklı ilişkiler kuracak ve kendisi çocuk sahibi olduğunda daha sağlıklı bir ebeveynlik stili benimseyecektir. Bu koşulları sağlayamayan ebeveynler tarafından yetiştirilen çocukların ise yetişkinlik döneminde kaygılı, güvensiz, aşırı bağlı veya olgunlaşamamış bireyler olarak yaşamına devam ettiği ve stres faktörleri ile karşılaştıklarında nevrotik semptomlar göstermeye başladığı gözlemlenmiştir. Öztürk güvensiz bağlanma geliştiren çocukların ruhsal açıdan “mesafe” ve “ayar” sorunları yaşadıklarına dikkati çekmiştir. Güvensiz bağlanma yaşayan bireyler diğer bireylerle ya hiç yakınlık kuramaz ya da onlara yapışıp kalırlar (mesafe sorunları). Güvensiz bağlanma yaşayan bireylerin tepkileri ise hissizlikten (numbing) aşırı tepki vermek arasında gitgellerle(ayar problemleri) seyreder.
Mary Ainsworth 1979'da A,B ve C gruplarına ayırdığı bebeklerle bağlanma üzerine incelemeler yapmıştır.
Yaptığı incelemelerde "Annenin bebeğin ihtiyaçlarını karşılama ve sinyallerine yanıt verme oranı, bebeğin dış dünyada yer alan uyaranlara yönelik tepkilerini ve beklentilerini şekillendirmektedir. Bu ihtiyaçların karşılanması dış uyaranlara yönelik pozitif bir algı geliştirmesini sağlarken sinyallerine yanıt alamayan bebek kaygılı bir davranış biçimi geliştirecektir"sonuçlarına varmıştır.
Ainsworth'ün Bağlanma Teoremi:
Güvenli Bağlanma:Güvenli bağlanmaya sahip çocuklar anne giderken normal bir gerilim yaşarlar, anne geri döndüğünde ise mutlu ve sevinçli bir karşılama içine girerler” (Tüzün, Sayar, 2006). “Çocuklar, ebeveynin gidişine tepki gösterirler. Ancak, protesto davranışı, anne-babanın geri dönüşüyle birlikte yerini rahatlama ve araştırıcı davranışlara bırakmaktadır” (Soysal, Bodur, İşeri, Şenol, 2005). Bu bebekler, bağlanma ve keşfetme davranışlarını uyumla sergileyebilirler. Çevreyi keşfetmeye çalışırken, onay beklemeksizin bakım verenden uzaklaşabilir ve sıkıntılı bir durum yaşandığında güvenli bir üs olarak gördükleri bakım verenin desteğine başvurabilirler. Çocukların onları strese sokan durumlarda güvenlik duygularını koruyabilmeleri sadece güvenli bir bağlanma ilişkisiyle mümkün olabilir. “Güvenli bağlanmanın gelişmesi için de çocuğun kesintisiz, tutarlı tepki veren, duyarlı ve her zaman ulaşılabilir bir bakıcıya sahip olması gerekir” (Sümer, Güngör, 1999).
Güvensiz Bağlanma:
2.1.Kaçınmacı Bağlanma:Kaçınmacı bağlanma kuran bebekler ise bakım veren kişiyi onlara konfor sağlayan kişi olarak pek kullanmazlar” (Tüzün, Sayar, 2006). Kaçınmacı bağlanan çocuklar annelerinin kucağında olduklarında bile oldukça sık ağlayıp çevreyi keşfetme konusunda da isteksiz görünürler (Bretherton, 1992). “Bakım verenlerinden onlara konfor sağlamasını beklemez ve olumsuz deneyimlerini kendi başlarına halletmeye çalışırlar. Kaçıngan çocuklarda, ayrılış anı sakin ve neredeyse tepkisizken, buluşma anneyi reddedici ve uzaklaştırıcı özelliktedir” (Tüzün, Sayar, 2006). “Kaçınmacı bağlanma geliştiren bebekler, bakıcıları ile birlikteyken araştırıcı davranışlara devam edip duygularını bu kişi ile paylaşmamaktadırlar. Ancak, anne/bakımk veren herhangi bir şekilde ortamdan ayrılıp geri döndüğünde, hiçbir değişiklik olmamış gibi meşgul oldukları işe dikkatlerini yöneltirler” (Soysal, Bodur, İşeri, Şenol, 2005).
2.2.Kaygılı/Kararsız Bağlanma:Kaygılı/kararsız bağlanma kuran bebekler bakım verenlerinden konfor bekleme konusunda tutarsızlık yaşarlar çünkü bakım verenlerin ulaşılabilir olup olmadığı konusunda tereddüt yaşamaktadırlar (Yüksel, 2014). “Bu çocuklar anne giderken aşırı bir üzüntü ve ayrılamama davranışı gösterirken, anne geri döndüğünde anneye öfkeli ve reddedicidir” (Tüzün, Sayar, 2006). “Eğer anne/bakım veren duyarsız, aşırı müdahale edici ve önceden yordanamayan tepkiler gösterirse çocuk kaygılı bağlanma davranışları gösterir” (Sümer, Güngör, 1999).
*Güvenli bağlanma stiline sahip bebekler, dış dünyayı keşfetme konusunda daha istekli ve başarılıdır. Bu bebeklerin ilerleyen yıllarda yaşıtları ile ilişkilerinde daha yapıcı, daha az agresif oldukları; daha pozitif duygulanım yaşadıkları ve gelişiminin daha hızlı ve sağlıklı olduğu gözlemlenmiştir. Anneye veya temel bakım veren diğer kişilere yönelik geliştirilen bağlanmanın dış dünyayı algılayış biçimine ve yetişkinlik dönemi davranışlarına da etki ettiği düşünülmektedir.
Comments